Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Üniversite Eğitimi için Başvurular Nasıl Yapılmalıdır?

Amerika Birleşik Devletleri’nde lisans ya da lisans üstü eğitim almak için yapılacak başvurularda takip edilmesi gereken etkili ve başarılı süreç nasıl olmalıdır?” sorusu birçok öğrencinin göz ardı ettiği bir soru. Kolaycılık (ve acelecilik) maalesef çok yaygın bir anlayış. Öğrenciler ve çoğu durumda veliler detaylara takılmak istemeden ABD’de olsun da nasıl bir okul olduğu çok önemli değil havasında meseleye yaklaşmakta. Bu yanlış anlayış tabi ki ABD’de eğitim almak için gereken başvuru sürecinin ne manaya geldiğini bilmemekle alakalı. Çok karmaşık başvuru süreçleri ve bu konuda danışmanlık yapabilecek uzman kişi sayısının azlığı meseleyi daha da zor bir hale sokuyor. Binlerce öğrenci kendi başlarına ya da yetersiz kişilerin yüzeysel tavsiyeleriyle başarısız bir başvuru süreci takip ediyor.

Sonuçta vize reddini de içeren dramatik hikayeleri çok fazla duyuyoruz. Öğrenciler ve veliler yanlış kararlar neticesinde binlerce dolarlık israfın çoğu zaman farkında bile olmuyorlar. Peki “başarılı” bir süreç ne manaya geliyor? Ve bu sorudan önce başvuru süreçlerinde “başarı” ne anlamda kullanılıyor? Bu soruları ve dahasını örneklendirmelerle anlatmaya çalışalım.

Diğer yazılarımda bahsettiğim üzere, ABD’de yüksek eğitim sistemi çok gelişmiş durumda. Amerika’da okul sayısı 4500 civarında ve kalite çoğu okulda yakalanmış diyebilirim. Farklı tip okullar (Özel, devlet, liberal arts, community college, religiously affiliated, vs.)  farklı fiyatlar, farklı lokasyonlar (şehir, taşra, vs.) farklı başvuru son tarihleri, okulların sıralamaları (rankings) gibi onlarca başlık meseleyi karmaşık hale getirmek için yeterli. Mesela “zaman yönetimi” başlı başına önemli bir konu ve bu meselede çok hassas olunması gerekiyor. ABD’de okulları nasıl seçmeliyiz? Okulun lokasyonu, masraflar, burs imkânları, niyet mektubunun yazılması, dokümantasyon, transkript değerlendirmeleri, alınacak sınavlar, vb. Mesele o kadar karışık bir hale geliyor ki iyi derece İngilizce bilen birini danışmanlığına ihtiyaç duyuyorsunuz.

Aslında en güzeli bir örnek üzerinden anlatmaya devam etmek. Burada vereceğim örnek belki sizin hikayenize ve planlarınıza çok uymayacak ama maalesef işin doğası gereği yurtdışı eğitimi kişiye özel (personalized) olmak zorunda. En azında yol haritası nasıl oluyor ve hangi adımları içeriyor görmüş olursunuz.

Öğrencimizin adı Ayşe olsun. Lise son sınıfa geçiyor Ayşe ve ailesi danışmana son sınıftan önceki yaz aylarında ulaşıyor. Ayşe başarılı bir öğrenci. Ortalaması yüksek. 100 üzerinden 95. Ama İngilizce yeterlilik sınavı almamış. (IELTS, TOEFL, vb.). Lisans eğitimini ABD’de almak istiyor. Tercihi psikoloji bölümü. Ailesi de kendisini destekliyor. Maddi imkânları da var. Ama nereye nasıl gidecek, hangi adımların atılması gerekiyor bilemiyorlar. Birçok bilgiyi internet ortamından toparlamışlar. ABD’de yüksek lisans yapmış bazı kişilere de danışmışlar. Ama kafaları daha da karışmış. Sonuçta mesele çok fazla bilgi edinmek değil. Mesele bu bilgiler ışığında en doğru kararları vermek. Aslında karar vermek de yetmiyor, resmi işlerin de çok hassas bir şekilde takip edilmesi şart. Peki Amerika Birleşik Devletleri’nde Üniversite Eğitimi Almak İsteyen Ayşe için yapılması gerekenler neler?

Birinci adım olarak Ayşe’yi tanımak için Ayşe’ye ve ailesine yaklaşık 25 adet soru sormamız gerekiyor. Bu linkten nasıl sorular sorduğumuzu görebilirsiniz. Sorular bu sitede İngilizce. (www.ezcollegeconsulting.com sitesi bizim özellikle yerli (Amerikalı) öğrenciler için hazırladığımız bir site). Bu soruların ışığında, Ayşe için, çok kapsamlı bir yol haritası hazırlıyoruz (Road Map Report). Bu raporun da örnekleri bu linkten görülebilir. Bu rapor, Ayşe’nin akademik değerlendirmesi, alması gereken sınavlar, kendisi için en uygun okullar (7-10 adet), zaman yönetiminin nasıl yapılması gerektiği (ne zaman başlanmalı işlemlere ve önemli tarihler neler), lokasyon belirleme (okulların bulunduğu şehirler), ve benzeri birçok konu hakkında hazırlanmış 6-7 sayfalık kişiye özel “yol haritası raporudur”. Bu rapor öğrencinin ve velinin bilmesi gereken hemen hemen her konuda bilgi vermektedir. Ayşe’nin durumunda, elimizde olmayan dil yeterliliği ve SAT (ya da ACT) puanları. Ayşe bu sınavlara kayıt yaptırıyor ve eğer Ayşe’nin özellikle dil puanında sıkıntı çıkmayacaksa işlemlere devam ediyoruz. Diyelim Ayşe eylül ayının ikinci haftası IELTS sınavına girecek. İngilizcesine de güveniyor. Tahminimiz 9 üzerinden 6 kolayca alır.

Biz hemen ikinci aşamaya geçiyoruz, niyet mektubu yazımı. Ayşe’ye sormuş olduğumuz 25 kadar sorunun cevaplarını da kullanarak Ayşe’yle beraber 650 kelimelik İngilizce bir metin hazırlıyoruz. 650 kelime çok kolay olmalı diye düşünmeyin. Aksine 650 kelime sınırı işleri çok daha zorlaştırıyor. Bu linkteki yazımı okuyabilirsiniz niyet mektubu ile alakalı sorularınız için. Bu işlem de bittikten sonra, Ayşe’nin öğretmenlerinden referans mektubu talep ediliyor. Genelde bu mektuplarda danışman tarafından tamamlanıyor. Bir başka değişle, mektupları yazacak kişilerin İngilizcelerinin yetmediği yerlerde biz yardımcı oluyoruz. Antetli kâğıt ve mektupta olmazsa olmaz detayları burada anlatmıyorum. Bu işlem de bittikten sonra, The Common App başvuru platformu üzerinden başvurulara başlıyoruz. Burada Ayşe’nin ve velisinin de seçilen okullar ve losyonlarla alakalı ikna olması gerekiyor. Bu bakımdan özellikle seçilen okullar üzerine epey bir diyalog geçiyor danışman ve aile arasında. Bu platform epey bir okulu kapsıyor. Lakin Ayşe için seçtiğimiz okullardan bu platformda olmayan varsa, doğrudan o okulların web sayfalarından başvuruları yapıyoruz. Bu kısım biraz karmaşık. Referans mektuplarını yazanlara sistem üzerinden (e-mail) mektupları yüklemeleri için davetiye gönderiliyor. Aynı şekilde, Ayşe’nin okulunda, transkriptleri yüklemesi gereken kişiye de bu sistemle davetiye yollanıyor. Niyet mektubu da yüklendikten sonra epey bir soru cevaplamak gerekiyor bu platformda. Bu soruların bazıları gerçekten çok detaylı. Mesela; anne ve babanın eğitim durumları, hangi okullardan ne zaman mezun olduklarına  varıncaya kadar…  Bazı sorular bir danışman tarafından cevaplanmalı. Mesela; SAT, ACT text flexible option. Yani ben SAT ya da ACT sınavı almadım. Benim transkriptlerime ve İngilizce yeterliliğime bakın sadece demek oluyor. Bunun da ötesinde bazı okulların “early action”, “early desicionbaşvuru seçenekleri var. Bu konu çok teferruatlı ve bu linkten bu konunun anlatıldığı yazımı da okuyabilirsiniz. (Lisans üstü eğitim başvurularında bu platform kullanılmıyor)

Bu işlemler de bittikten sonra. Ayşe’nin IELTS ve SAT puanlarını bekliyoruz. Bu puanların da ayrıca okullara yönlendirilmesi gerekiyor kendi web sitelerinden. Sonuçların açıklanması sınavdan 13-15 gün sonra oluyor. Bu işlemler sırasında transkriptlerin değerlendirilmesi işlemine geçiyoruz. Hangi ülkeden olursanız olun okullar sizin transkriptinizin bağımsız bir kurum tarafından değerlendirilip Amerikan sistemindeki karşılığını görmek isteyeceklerdir. Bu bağımsız kurumlara transkriptleriniz gönderiliyor ve onlar da bizim yönlendirmemizle seçtiğimiz okullara yönlendiriyorlar değerlendirmelerini. Aslında The Common App üzerinden Ayşe’nin transkriptleri de bu okullara yönlendiriliyor ama The Common App yerli ve uluslararası öğrenci ayrımı yapmaksızın herkesin bu işlemi tamamlaması gerekliğini söylediğinden, hem Ayşe’nin okulu hem de bu bağımsız kurumlar aynı işlemi yapıyor. Üniversiteler bu bağımsız kurumların değerlendirmelerine bakıyorlar. Bu işlemler de 15-20 gün sürebiliyor. Bu bağımsız kurumlardan epey mevcut. Ücretlendirme 200$ civarında. Detaylı işlemler ve takip gerektiriyor. SAT ve IELTS sonuçları da yönlendirildikten sonra işlemler tamamlanmış oluyor. Tabi bu adımlar atılırken çok ciddi takip de gerekiyor. Yani her işlem yapılırken ciddi bir e-mail trafiği de lazım. Örneğin, SAT puanları yönlendirildi ama okulun eline geçti mi bilemiyoruz. Üniversitede bu konuyla ilgilenen kişiyi bulup ona bir e-mail atıp evrakların ulaştığından emin olmak gerekiyor. Ve bu tüm okullar için geçerli. Bu işlemlerden sonra bekleme surecine giriliyor. Ayşe’nin durumunda her şeyi Kasım 1 tarihine kadar yetiştirebilirsek ki büyük ihtimalle yetişirdi sonuçların çoğu Aralık ortasında açıklanırdı. Ama unutmayalım bazı okullar “early action” ya da “early desicion” seçenekleri koymadığından mart ayına kadar da beklemek gerekebiliyor.

Peki bu kadar detaylı ve titiz çalışma Amerika’da Üniversite Okumak isteyenlere (özellikle zaman yönetimi ve etkili bir niyet mektubu yazımı) ve Ayşe’ye ne kazandırıyor? Öncelikle, bu kadar titiz çalışma çok ciddi finansal getiri sağlıyor. Kaliteli bir başvuru ciddi burs getiriyor. Rakamlar binlerce dolar. Erken başvuru ayrıca kabul şansını da arttırıyor. Daha iyi okullara girme ihtimali artıyor. Ayşe ve ailesi, kendisi için en iyi tercihlerin ne olması gerektiğini detaylı bir şekilde öğreniyor. Kararlarında bir tereddüt olmuyor. Bu Ayşe’nin motivasyonunu da arttırıyor. Özellikle yol haritası raporundan sonra öğrenciler IELTS (ya da TOEFL) ve SAT (ya da ACT) sınavlarına çok daha ciddi çalışıyor. Bu süreçte danışman Amerika’daki yaşamla alakalı Ayşe’nin ihtiyacı olan bilgileri de hem Ayşe’ye hem de ailesine anlatıyor. Stres seviyesi düşüyor. Vize işlemleri ve evrak işlemleri için epey bir vakit kalıyor.

Genel anlamda süreç bu şekilde işler her öğrenci için. Ama her öğrencinin akademik geçmişi, finansal durumu, gelecekten beklentileri, vb. farklı olduğundan yine her öğrenciye “kişiye özel danışmanlık” vermek gerekir. Bunun da ötesinde lisans üstü (yüksek lisans ve doktora) eğitimler için başvuru süreci biraz farklılık gösterebiliyor.

Mesela özgeçmiş ve öğrencinin özellikle doktora başvurularında istenebilecek mülakatlara hazırlanması, niyet mektubunun içeriğinin daha detaylı hale gelmesi, alınması gereken bazı ekstra sınavlar (GRE, GMAT, LSAT) gibi.

“Kolaycılık” konusunun dışında “acelecilik” de bu işin doğasına aykırı aslında. Amerika’da Dil okuluna gelmek isteyen öğrenciler vize almakta zorluk yaşıyorlar. Sebebi çok basit. Az bir ücret veren herkes dil okulu davetiyesi alabilir. İster 20 ister 60 yaşında olun bu davetiyeyi az bir ücret karşılığı alabilirsiniz. Ama bu davetiye vize aldınız anlamına gelmiyor tabii. Peki acelecilik bu işin neresinde? Birçok öğrenci ben hemen gideyim, dili ABD’de hallederim demekte. Ve bu konuda gerçekten samimiler. Lakin senede milyonlarca vize başvurusu alan konsolosluklar özellikle Türkiye gibi ülkelerde daha seçici davranmakta. Önceliği doğrudan lisans, yüksek lisans ve doktora kabulü alan öğrencilere vermekte. Maddi durumu çok çok iyi olan ve daha önce epey bir yurt dışı seyahati yapmış öğrencilerin de (dil kursu için) şansları daha fazla vize almak için. Lisans, yüksek lisans ve doktora kabulü için öğrencinin yukarıda ki anlattığımız süreçleri geçmesi gerekiyor. Dil yeterliliği en kritik konu. Zaten konsolosluğa görüşmeye gittiğinizde sizinle İngilizce mülakat yapıyorlar. Bu bakımdan vize alma şansı %90lara kadar çıkabiliyor.

Erkan Acar, PhD

Copyright ©

Her hakkı saklıdır. Bu yazının hiçbir kısmı, bazı kritik incelemelerde kısaca yer alan kısa alıntılar dışında, yayıncının önceden yazılı izni alınmaksızın, elektronik veya mekanik yöntemlerle herhangi bir biçimde veya herhangi bir yöntemle çoğaltılamaz, dağıtılamaz veya yayınlanamaz.